Bu blogu "Ol Deyin Olsun" adlı kitabıma ayırdım.

Kitap dediğime bakmayın; yazdıklarım, bir gün kahve içerken size "bakın neler fark ettim" diye anlatabileceğim türden bazı deneyimlerim ve yıllar içinde aldığım eğitimlerden, hayat derslerinden arta kalan tortulardan ibaret.

Yıllar geçti. Fark ettiklerim arttı, aldığım eğitimler, hayat dersleri çoğaldı. Yazdıklarımı değiştirebilir, öğrendiklerimi de katabilirdim. Hatta yazı dilimi bile güzelleştirebilirdim. Öyle yapmıyorum. Burada bulacaklarınız, yolun çok başında neler fark ettiysem onlar. Yolun yarısına kadar elimden tutup, 35 yaşımda beni hayatla baş başa bırakan babamın yokluğunda, ona değil de kendime sormak "zorunda" kaldıklarım.

Ol dediğimde, olanlar.

Siz de deneyin. Siz de "ol" deyin, olsun.

Yayın yok.
Yayın yok.